21 Temmuz 2013 Pazar

Telaşı mı yaşamanın yoksa yaşamak telaşı mı aslolan?


(Okurken dinleyin! : Bülent Ortaçgil 'Bu su hiç Durmaz')

Zaman kavramı insan için ne büyük muamma. Bazen içini dolduramıyorsunuz bazense bir saniye durup akışını bile izleyemiyorsunuz. Durmak gerek aslında. Durup elinde tutmak zamanı. Koşarak yaşıyoruz ya bazen, bir yere yetişmemiz gerekiyormuş gibi. Nefes almayı bile otomatiğe bağlıyoruz ya. İşte bir dakika durup ciğerlerimi hakkikaten doldurup durdurmak istiyorum zamanı. Zaman dediysem bir dakkikacık aslında.


Can Dündar'ın Özdemir Asaf'ın şiirinden etkilenip kaleme aldığı bir nesri ilişti gözüme:


"' Yaşamak değil beni bu telaş öldürecek' dediği gibi şairin;
Bırakın Paris'te ılık rüzgarlarla taratmayı saçlarımızı,
Sevgilimizle doyasıya sohbet bile edemedik biz,
Gözümüz saatte söyleştik hep,
Koşuşur gibi seviştik, yarışır gibi çalıştık,
Hep yetişilecek bir yer vardı,
Aranacak adamlar, yapılacak işler,
Bir sonraki günün telaşı bir öncekinin terine bulaştı,
Başkalarının hayatı bizimkini aştı,
Kör karanlıkta çalar saat sesi,
Kuşluk vakti kızarmış ekmek kokusu,
Veya yavuklu öpücüğü ile uyanma düşleri,
Hababam erteledik,
20li yaşlarda 30lara kurduk saatin alarmını.
30 lardan 40 lara, sonra 50 lere
Öyle yanlış kurgulanmış ki hayat,
Kuşlukta uyuma imkanı sunduğunda size,
Artık uyku girmez oluyor gözlerinize,
Doyasıya söyleşmek, telaşsız sevişmek imkanına kavuştuğunuzda,
Söyleşecek sevişecek kimse kalmıyor yanınızda
Özenle yarına sakladığınız bir sarı lira gibi ömrünüz,
Vakti gelip te sandıktan çıkardığınızda,
Bir de bakıyorsunuz ki,
Tedavülden Kalkmış.."

Aksine yaşamak telaşı dediğin bir ege köyünde ya da anadolunun bir köşesinde;

"Hiç böyle ısınmamıştım;
Daldaki vişneye,
Vitrindeki aydınlığa,
Salça kokusuna mutfağımın,
Akan dereye, uçan buluta,
Hiç böyle ısınmamıştım yaşamaya." E. Cansever

İyi Pazarlar Olsun...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder